Urbino Günlükleri 3
Birkaç
gündür hiçbir şey yazamadım. Zaman sadece İstanbul gibi büyük kentlerde bu
denli hunharca hızlı geçer zannederdim, yanılmışım. Zaman, burada da çok hızlı
ilerliyor ve ben bu birkaç günümü yazmaya bir türlü fırsat bulamadım.
Pazartesinden itibaren anlatmaya başlayacak olursam Pazartesi günü okula kayıt yapmak için Erasmus ofise gittik
ve bir hayli sıra vardı. Orda dordurulması gereken birtakım evrakları
doldurduktan sonra nihayet sıra bana geldi ve orada beni Lucia adında 28
yaşlarında bir hanımefendi karşıladı. Ve bana yapmam gerekenleri anlattı. Bunun
yanında bizim üniversiteden önceki yıllarda gelen Nurcan ve diğer arkadaşlarımız
sayesinde bizim okulumuza tanıdık bir tavır sergiledi ve Nurcan’dan bahsettik o
zaman. Bu beni ziyadesiyle mutlu etti ve Lucia gerçekten çok sıcakkanlı ve
güler yüzlüydü. Onun böyle tavır sergilemesi çekilmez olan resmi işlemlerin
yükünü biraz daha kolaylaştırıp içimi ferahlatıyordu. Bana aynısından 3 tane
bir takım İtalyanca kağıtlar verip onları E.R.S.U’ya götürmemi ve öğrenci
kartımı ordan almamı söyledi. Ayrıca Avrupa dışından gelen bir milletten
olduğum için oturma izni almamı söyledi ve bunun hakkında bana birtakım
bilgiler verdi. E.R.S.U’dan öğrenci kartımı aldıktan sonra İtalyanca
seviyemizin ölçmek için yapılacak sınav için bize söylenilen binaya gittim.
Sınav saatine daha 2 saat kadar vardı ve abdestimi alıp boş olan bir amfide
oturarak namazımı kıldım ve saat 3’te E2 sınıfında sınav için hazırdım. Artık
yüzlere yavaş yavaş alışıyordum ve onlar da beni tanıyordu. Birbirimize
gülümsüyor, İngilizce ve yarım İtalyancamızla bir şeyler konuşmaya
çalışıyorduk. Ve sınav öncesi, kısa bir bilgilendirme sunumu ve hocaların
tanıtımı sonrasında artık sınav kağıtları dağıtılmıştı ve kurstan kalan bilgi
kırıntılarımla sınavı tamamlayıp teslim etmiştim. Sınav sonuçları ertesi gün
beli olacaktı ve hepimiz ona göre sınıflara ayrılacaktık. Sınav bittikten sonra
yurda döndüm ve gündelik işlerimi yapmaya ve hayatımı anlamlandırma çabama geri
döndüm. Ertesi gün sabah çok erken kalkamadığım ve sınıflarımızın belirleneceği
dil kursunu bulamadığım için derse biraz geç girdim. Sınıfım a2b seviyesiydi ve
bu beni doğrusu şaşırttı ve sevindirdi. Gerçekten dil için gösterilmesi gereken
çabayı bir türlü gösterememiştim ve bu seviye beni bir hayli sevdindirdi. İlk
günü oyun vs.aktivitelerle geçirdikten sonra ertesi gün kitaplarımızla beraber
gelmemiz istenmişti. Kurstan 1’de çıkıyorduk ve saat 3’te yeni gelen erasmus
öğrencileri için şehri tanıtıcı bir şehir turu yapılacaktı ve saat 3’te bu tura
katıldım. Şehre ayrı bir hava katan ve adeta şehrin simgesi haline gelen ‘Ducal
Palace’ ve birçok yer gezdikten sonra birbirimizden ayrıldık. Bugünü de bitmiş
ve geçirilmiş sayarak yurda döndüm ve gene kendimi dinlemeye başladım.
18.09.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder