10 Şubat 2013 Pazar


Milano...

Dün 16.00 sıralarında varmıştık Milano Merkez tren istasyonuna. Gittiğim her büyük şehrin beni biraz korkutan, biraz da boğan niteliği burada da kendini gösterdi ve bu şehir istasyondan çıkar çıkmaz bana bir Ankara havası savurdu. Elimizdeki tarif ve göstergeler doğrultusunda 17.00 civarlarında hostelimize varıp odamıza yerleşmiştik. Biraz dinlenip, dışarıda bir şeyler yiyip şehre genel bir bakış atmaya karar vermiştik. Yağmur yağıyordu bizi sırılsıklam edebilecek kadar. Sokaklarda dolaşırken önümüze çıkan Bangledeş kökenli  bir beyfendiye Milano’da bize bir şeyler yiyebilmek için öneride bulunmasını istemiştik ve bize önerdiği İstanbul kebapçısına doğru yol almıştık. Yalnız artık kebap yemek istemiyorduk evet ve bu dükkanda başka bir şey olmadığını öğrenince Hatice’yle restoran arayışımıza devam etmiştik. Ve restoran arayışımız gene bir Türk restoranında son bulmuştu. Burayı bulduğumzda sanki cennetten bir köşe bulmuş insanların sevinciyle bir yandan yemekleri inceliyor, bir yandan da restorandaki 2 Türkle insanımızın hasretini gideriyorduk. Ve İtalya’daki ikinci pizzamı burada yemiştim. Evet yemeğimizi yeyip oradan da ayrılmıştık ve hostelimize dönmüştük. Yarın ne yapacağımızın planını yapmış ve ertesi gününde Milano’nun ünlü Duomo’sunu ve sokaklarını gezip veda etmiştik bu şehre. Bekle bizi Venedik!.. J

28 Kasım





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder