8 Kasım 2012 Perşembe

Ve Nihayet Büyük Buluşma/Hatice Tepe'ye ithafen

Perşembe günü 15.30 gibi ayrıldım Urbino’daki yurdumdan ve çıktım gene uzun bir yola. Hatice, Urbino’dan yaklaşık 1 saat otobüs, 3 saat tren yolculuğunu kapsayan 4 saatlik bir uzaklıkta yaşıyordu. Ve 20.40’da varmıştım Pescara'ya. İstanbul’da telefon yoluyla tanıştığım, Mersin’de yaşayan Hatice ile gerçek dünyada karşılaşma şansına sahip olmuştum sonunda evet. İlk karşılaşmaların insanda uyandırdığı o heyecan elbette ki bende de vardı lakin onunla internet, telefon vs. yollarla çokça iletişim halinde bulunmuş olmak heyecanımı azaltmıştı. Pescara’daki ikinci Türk olan Alp ile beraber beni almaya gelmişlerdi. Alp de burada ‘ingilizce öğretmenliği’ okuyan bir meslektaşımdı ve bu da beni bir hayli sevindirmişti. Ve daha da güzeli beni almaya bisikletleriyle gelmişlerdi. İstasyondan eve Hatice’nin önünde aynı bisiklet üzerinde gitmek Pescara’da yaşadığım ilk güzel macera olmuştu. Yıllardır bisiklete binmiyordum ve  o vakit bunu ne kadar da çok özlediğimi anlamıştım. Hep beraber Hatice’nin 2 İtalyan ile paylaştığı evine gitmiştik ve akşam yemeği vaktiydi. Evet Hatice bana tam da Akdeniz mutfağı tadında çok güzel şeyler hazırlamıştı ve İtalya’da, alıştığın bir tadı alıyor olmak hakikaten tarifi zor bir şeydi. Gerçekten Hatice’nin yemekleri çok lezzetliydi. Hatice’nin ev arkadaşları Giorgia ve Martina ile tanışıp beraber yemek ve çay faslı ve muhabbet ile geçmişti gecemiz. Çaydanlıkta demlenen çay ve samimiyet denen kavramı hissedebileceğim bir mekân. Evet insan, en çok da alıştığı şeyleri arıyordu, başka bir şey değil. Ve sanki bu, Hatice’yi ilk görüşüm değildi. O sanki benim alıştığımdı. Gece 3 gibi uyumuştuk. Pescara’da ilk gün ertesi güne kayan bir hal içinde böyle sona ermişti. 

18.10.2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder